Eh perşembe sabahı son sınavıda olduktan sonra, bir buçuk haftalık sınavsız/quizsiz/ sunumsuz/projesiz haftama girdiğime sevinmiştim ki boş zamanlar fazla gelmeye başladı ve kendimi boşlukta/amaçsız buldum. Hadi finallerden önce fırsat bu fırsat deyip; adaya planda olmayan bir ziyaret yaptıktan sonra, hafta sonu gelince yine İzmir’e döndüm. (Dönmek yine zor geldi tabi.) Film izliyim diyorum, yok canım istemiyor. E dizi izliyim bari, ıh-ıh o da pek cazip değil. İşin en garibi eskiden filmlere servet yatırırdım, sinema okumak isterdim; ama şimdi o hevesten gram yok içimde. ITF okumak mı böyle yaptı beni, yoksa artık filmler mi eskisi kadar güzel değil bilmiyorum. (Sanırım ITF, ağlayarak başladığım ama şimdi sevdiğim bölüm. Tanrım neler oluyor bana. 🙂 ) Film yok, dizi yok; hazır boş zamanım varken haftaya olan sunumuma hazırlanmaya başlasam. Yok o da olmaz, ille de erteleyip son ana bırakmam lazım. Ders yetiştirmeye çalışırken su gibi akıp giden zaman, kendini o koltuktan bu koltuğa atarken pek de geçmiyor işin açıkcası. HERNEYSE, şimdi gelelim bunları neden anlattığıma. Boş zaman eşittir internette geçirilen zaman olduğundan, ve bu benim için linkten linke atlayıp, internet üzerinde kendimce keşfe çıkma fırsatı olduğundan; yeni eski, değişik değişik müzik grupları dinledim efendim. Gerçi bir çok saçma şeyler daha yaptım ama burada bahsedeceğim şey müzikler.
Önce daha ilk defa dinlediğim gruplar:
Austra – Lose It
Tune Yards – Bizness : Neden grup adını ergen gibi bir büyük bir küçük yazan grubu en başta dinledim ki sanki. Sanırım bana bu şarkıyı dinleten videosuydu. ( O kadar da kötü değil 🙂 )
Sleeper Agent – Get It Daddy : Şarkının köprü kısmı her ne kadar beynimi mahvetse de, şarkının girişi sürekli dilime dolandığından her seferinde de dinliyorum.
More Amor – Mine
Eh tabi hep yeni müzik dinlemekle olmuyor efendim, değil mi?
Coldplay – The Scientist
Say Hi – Dots on Maps
An Horse – Listen
Ani DiFranco – 32 Flavors
19 Gün Sonra 